25 Ocak 2018 Perşembe

Alkışla Hüzün!

"Hayat ne garip..." dediğinde başlar zaten sorguların,
Sorarsın da sorarsın.
Farkında oluşuna değil, başkalarına sorarsın.
Ufacık avuçların titreyerek aminlediği mezarlara,
Soğuğu ıslak yanaklarındayken karşılaştığın asılı adama,
Senelerdir elinde boş silah sallayanlara,
Düzenbazcı yediye çeyrek kalanlara,
-ah birde akşamı vardır bunun-
Yardım elini tutup, şeytana uyanlara sorarsın.
Sorarsın da sorarsın.

Yürürsün böyle sokak sokak,
-kaçmışsın gibi hani, aslını unutup böyle sanacağın-
Dizili betonlar boy boy.
Aslında hissetmek de istersin, ulan bir ben değilim!
Gölgeler yansır, mavi ışığından mahremiyet örtüsüne,
Yükselir duman, gri siyah gökyüzüne.

Yol çizeyim dersin,
Kağıt kalem,
Karala anam karala.
Kesişir her seferinde yol,
Hata ise kararda.

Kaybedeyim güneşimi be,
Aya sığınayım.
Onu da kaybedeyim,
Kör olayım.
Yine sızlanayım yine.

Gel yoldaş, az derdine yanayım
Bakarsın şans kalmaz.
Dur dokunayım sanata, belki aklımda kalmaz.
İçeyim son yudumumu, son bir göz atayım yaban sayfalara,
-Bu arada doğum günün de kutlu olsun virginia-
Benliğimize gömdüğümüzü sandığımız sırlarımıza...
Eh,
Neden var diğer dünya.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder