26 Nisan 2014 Cumartesi

Ve Niceleri

     Basit gözyaşlarınızı görmek istemem değildir olay, bu ağlamak değildir. Bunu anlamak da çok basittir. Belki de elinizde değildir. Bunun nedeni ise alışkanlıktan başka bir şey değildir. Sevdikleriniz vardır akıllarınızda, fakat derinlerde bu böyle değildir. Sadece görüntü süslenmiştir. Sevdiklerinizi kaybettiğiniz ve onlar için üzüldüğünüz anlamına gelmez, böyle düşünmek. Artık bunu farkedebilirsiniz fakat alışkanlıklarınız, bu da elinizde olduğu halde sizi çaresizliğin sonuçlarına iter. Zorundalık hisleriniz bu sonuca gidişi destekler. En başından beri, kendi çıkarlarınız için yaşıyor olduğunuzun altını çizmek yerine üzerini karalamak sadece korkudan ibarettir. Yaşanmışlıkları ve bir zamanlar çıkıp farklı yaşamış olanların deneyimlerini tekrarlamak rutin haline gelmiştir. Farklılıklar es geçilir. Bütün eylemler kendinize yöneliktir. Her sıçışın altına imza atmak gurur vericidir. "Bilmiyorum!" bir cevap değildir. Dünyada yığınla pislik vardır; üzerinde hoplanılan, zıplanılan. Yenileri birikir, tepelenir. Bazıları derinleri farketmiş olmalıdır ki, tepelere balıklama atlar. Bazıları ise bir yığın pisliği daha sırtlanmış geliyordur. Ufukta, ardından belirir ötekileri. Ayağa kalktığında birileri, toparlanır diğerleri. Belki üç-beş uyuyan da vardır buralarda. "Doğuştan tembel geldik..." derler, gerisi mırıldanmadır. Sizi şöyle bir sarsabilecek kendi kollarınız varken, kıçlarınız tercih edilir. Her daim, her an. Dönersiniz kıçınızı ve diğerinin beş dakikasını almaz, biter. Bitmekle de kalmaz, unutulur. Vicdan, "Ben yokum." der, eğer kafasını. Yararlandıklarınızın önemi yoktur dikkatli bakıldığında. Sadece görmek istemezsiniz.
     Bir kitapta okuduğum parçada şöyle anlatılır:

     "Yükselmek istiyorsanız, kullanacaklarınız kendi bacaklarınız olmalı! Taşıtmayın kendinizi; yabancıların sırtına, kafasına yabancıların binmeyiniz!
     Ata mı bindin? Gidiyor musun ereğine dörtnala? Peki dostum! Fakat topal ayağın da at üstünde!
     Vardığında ereğine, indiğinde atından: tam kendi yüksekliğindeyken, ey yüksekinsan, o zaman işte sendeleyeceksin sen!"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder